1. [17:102] | ḳâle leḳad `alimte mâ enzele hâülâi illâ rabbü-ssemâvâti vel'arḍi beṣâir. veinnî leeżunnüke yâ fir`avnü meŝbûrâ. | قال لقد علمت ما أنزل هؤلاء إلا رب السماوات والأرض بصائر وإني لأظنك يا فرعون مثبورا قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا أَنزَلَ هَـؤُلاَءِ إِلاَّ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ بَصَآئِرَ وَإِنِّي لَأَظُنُّكَ يَا فِرْعَونُ مَثْبُورًا |
---|
Elmalılı | Musa dedi ki: "Ey Firavun! Pekâlâ bilirsin ki, bu mucizeleri, birer ibret olmak üzere, ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de seni helak olmuş zannediyorum." |
Y. Ali | Moses said, "Thou knowest well that these things have been sent down by none but the Lord of the heavens and the earth as eye-opening evidence: and I consider thee indeed, O Pharaoh, to be one doomed to destruction!"
|
Words | | |
2. [25:13] | veiẕâ ülḳû minhâ mekânen ḍayyiḳam müḳarranîne de`av hünâlike ŝübûrâ. | وإذا ألقوا منها مكانا ضيقا مقرنين دعوا هنالك ثبورا وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَا لِكَ ثُبُورًا |
---|
Elmalılı | Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman da, oracıkta yok olmayı isterler. |
Y. Ali | And when they are cast, bound together into a constricted place therein, they will pLead for destruction there and then!
|
Words | | |
3. [25:14] | lâ ted`ü-lyevme ŝübûrav vâḥidev ved`û ŝübûran keŝîrâ. | لا تدعوا اليوم ثبورا واحدا وادعوا ثبورا كثيرا لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا |
---|
Elmalılı | (Onlara şöyle denilir) Bu gün bir yok olmayı değil, nice yok olmaları isteyin! |
Y. Ali | "This day plead not for a single destruction: plead for destruction oft-repeated!"
|
Words | | |
4. [84:11] | fesevfe yed`û ŝübûrâ. | فسوف يدعو ثبورا فَسَوْفَ يَدْعُواْ ثُبُورًا |
---|
Elmalılı | "Yetiş ey ölüm!" diye bağıracak |
Y. Ali | Soon will he cry for perdition,
|
Words | | |